Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünün Hilton Otel'de düzenlediği ''25. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası''nın açılışında konuşan Kumlu, iş sağlığı ve güvenliği konusunda birçok gelişme kaydedildiğini ancak halen mevzuattaki dağınıklığın giderilemediğini belirtti. Mevzuatın sorunlu olduğu bir yapıda, sağlıklı bir uygulama ve etkin bir iş denetiminin sağlanamadığını savunan Kumlu, ILO raporuna göre, meslek hastalıklarının tamamının, iş kazalarının da yüzde 98'inin önlenilebilir olduğunu ifade etti. Türkiye'nin, dünyada en fazla iş kazası olan ülkeler arasında üçüncü sırada, ölümlü iş kazaları açısından da AB ülkeleri arasında ilk sırada yer aldığını bildiren Kumlu, şunları söyledi: ''Ülkemizdeki kayıt dışılık, örgütsüzlük, taşeronlaştırma ve sigortasız işçi çalıştırma iş kazalarını ürkütücü boyutlara taşıyor. Küreselleşen dünyada, maliyetlerin düşürülmesi temel hedef haline gelmişken, maliyetlerin ilk düşürüldüğü alan ise iş sağlığı ve güvenliği alanı oluyor. Bu sorunların önlenmesi için müstakil bir İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu çıkarılmasını istiyoruz. Bunun yanı sıra başta devlet olmak üzere, sosyal taraflar, ilgili meslek birlikleri ve odalar olarak birlikte çalışmalıyız.'' -HAK-İŞ GENEL BAŞKANI ASLAN- Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Aslan, iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla mücadele için çalışmalar yapıldığını ve yeni mevzuatlar hazırlandığını söyledi. Bu konuda Türkiye'de bir ''zihniyet problemi yaşandığını'' belirten Aslan, iş kazalarını önleyecek tedbirler alınması gerektiğini belirtti. Aslan, Bunun için bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğunun altını çizerek, şunları söyledi: ''İnsanı ve çalışanı merkezini koyan bir farkındalık oluşturmalıyız. Takdirin önüne geçemeyin, ancak tedbir aldığımızda iş kazalarının yüzde 95'inin önleyebiliriz. İşçi, işverenin eksikliğini anlatmalı, iş güvenliğinde sorumluluk, işçiye yüklenmemeli. İş kazaları ve meslek hastalıkları, örgütlü iş yerlerinde daha az. Türkiye'de sendikalaşmaya karşı bir sosyal kabul sorunu var. Bunu aşmalıyız. 9,5 milyon çalışanımız var, bunun 800 bini sendikalı, 500 bini toplu sözleşme yapabiliyor. Sendikalaşmanın önünü açmazsanız, bunun sonu Türkiye açısından iyi olmaz. Sendikalaşmayla ilgili mevzuat boşlukları var. Darbe anayasasının dayattığı deli gömleği gibi giydirilmiş, halen çıkaramıyoruz. 12 Eylül'ün bize armağanı bu yasalar süratli değiştirilmeli.'' -TİSK BAŞKANI KUTADGOBİLİK- TİSK Genel Başkanı Tuğrul Kutadgobilik de organize olmuş Türk işçisinin ekonomiye önemli katkı sağladığını vurgulayarak, 132 ülkeye sanayi ürünü satan Türkiye'de, iş güvenliğinin dünya standartlarında olması gerektiğini vurguladı. Güvenli çalışma koşullarının, iş verimini ve üretimi olumlu yönde etkileyeceğini dile getiren Kutadgobilik, ''Türkiye, 21. yüzyılda AB'nin tam üyesi olma yolunda ilerliyor. AB, 2014'te Türkiye'yi birliğe kendisi davet edecek. Türkiye'de 23 bin 800 çok uluslu şirket var. Bunların yüzde 85'i AB üyesi ülkelerin şirketleri'' diye konuştu. -DİĞER KONUŞMACILAR- Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Temsilcisi Ümit Efendioğlu, dünyada yılda 337 milyon iş kazası meydana geldiğini, bunların sonucunda 2 milyon 300 bin kişinin öldüğünü bildirdi. ILO tarafından iş sağlığı ve güvenliği konusunda 20 sözleşmenin kabul edildiğini ifade eden Efendioğlu, Türkiye'nin bunlardan 6'sını imzaladığını söyledi. Türkiye'nin henüz 187 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliğinin Güçlendirilmesi Çerçeve Sözleşmesi'ni onaylamadığını hatırlatan Efendioğlu, eylül ayında Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenecek 19. İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi öncesi Türkiye'nin sözleşmeyi imzalamasını umut ettiklerini kaydetti. Güney Kore İş sağlığı ve Güvenliği Ajansı (KOSHA) Genel Müdürü Dae Yul Choi de yılda 2 milyon 300 bin çalışanın iş yerindeki kazalar sonucu hayatını kaybettiğini belirterek, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili 2008 yılında Seul Deklarasyonu'nun imzalandığını anımsattı. Deklarasyonun dünya çapına yayılması için küresel forumlar düzenlendiğini anlatan Choi, Güney Kore'de bu deklarasyonu 1362 işçi ve iş gücü kuruluşunun destek verdiğini vurguladı. Uluslararası Sosyal Güvenli Kuruluşları Birliği (ISSA) temsilcisi Bernd Tereichel de, sosyal güvenliğin dünyada 150 yıldır önem kazanan bir konu olduğunu, tüm çalışanların iş güvenliği ve yaşam kalitesinin tesis edilmesi gerektiğini söyledi. Sosyal güvenliğin ekonomik boyutu kadar sosyal boyutunun da önemli olduğunu vurgulayan Tereichel, başarılı şirketlerin çalışanlarının sağlığı, güvenliği ve huzuru için önemli önlemler aldıklarını, ancak ortaya çıkan sonuçların kabul edilebilir seviyeye bile gelemediğini belirtti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, iş sağlığı ve güvenliğinin işçi sağlığı gibi dar bir alana sağıştırılamayacağını, hayatın her alanında iş sağlığı ve güvenliğinden söz edilebileceğini ifade etti. -SEUL BİLDİRİSİNE DESTEK KAYSERİ BİLDİRİSİ- Konuşmaların ardından, 2008 yılında Güney Kore'de düzenlenen 18. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi'nde imzalanan Seul Bildirisi'ni desteklemesi için iş sağlığı ve güvenliği alanında önleme kültürünün geliştirilmesi konulu Kayseri Bildirisi imzalandı. ILO, ISSA ve KOSHA temsilciliğinin şahitliğinde, ASKON, Hak-İş, Kamu-Sen, Memur-Sen, MÜSİAD, TİSK, TOBB, TUSKON, Türk-İş, TÜRKONFED ve TÜSİAD temsilcileri tarafından Kayseri Bildirisi'ne imza konuldu. Etkinliğe katılan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, bildiriyi imzalayanlara plaket verdi.

( Bu Habere Yorum Yazmak İstemez misin ! )